Munzurun berrak suyundan kana kana içtimde geldim,
Fırata dicleye sor beni,
Madımak tanıktır diri diri yakılışıma,
Dersim yastadır ve hüzünlüdür,
Maraşı sorma dili tutkundur o günden beri,
Halepçede katledilen annelerin babaların ve bebeklerin bedeniyim,
Amed koşuyolunu unuttum sanma,Her biri koynunda yatar,
Ceylanın ceylan gözleri karşımdadır ve saklıdır zulamda,
Uğurun bedenindeki on üç kurşun yarasıyım,
Serzanın kalemi, Aydının silgisiyim ve onların boş sıralarıyım şimdi,
Mavi buzul bir gecenin cırılçıplak koynunda ölümcül vadilerden geldim,
Bir sabah yağdı bombalar üstüme, her yarım paramparça, kayalıklar arasında, bir lokma sıcak tandır uğruna düşüverdim yollara,
Tuzaklara meyal bir garip coğrafyanın fukara evladıyım, yetim kalmış çoçukların çığlığı, gözü yaşlı annelerin kaderi ve çaresiz babaların sessiz isyanıyım şimdi,
Güneşin ve barışın çoçuklarına binlerce kez selam olsun,
Annelerin çığlıklarını, feryatlarını ve gözyaşlarını görmezlikten gelenlere binlerce kez lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun.